İngilizceyi Asla Öğrenemeyeceğinizi Düşünüyorsanız: HAKLISINIZ!

Furkan Gulsen
6 min readNov 19, 2023

Blog yazıma hoş geldiniz, burada başlık olarak 1–2 ayda İngilizce konuşabilirsiniz diyebilirdim fakat bu dikkat çekmek dışında bir işe yaramazdı. Eğer İngilizce öğrenmek veya konuşmanızı geliştirmek istiyorsanız biraz çile çekeceksiniz. Bilgilerin özümsenmesi kısa sürede mümkün olmuyor maalesef, kısa sürede öğrenilen İngilizede zaten hemen unutuluyor.

Açık konuşayım bir süre sonra şu noktaya kadar geldim: “Ben galiba İngilizce öğrenemeyeceğim, dil özürlüsüyüm”. Bunu düşündükten sonra onlarca taktik denedim ve size bu yazıda bu düşüncede olan birinin nasıl ingilizcesini geliştirdiğini tüm ayrıntısıyla anlatmaya çalışacağım.

Yöntemlere geçmeden önce değinmek istediğim bir konu var:

Anlıyorum Amaaaa Konuşamıyorum

Kusura bakmayın ama dil konusunda kişinin kendisine söylediği en büyük yalanlardan biridir: “Anlıyorum ama konuşamıyorum”. Bence anladığınız bir dili konuşamamanız pek mümkün değil.

Bunu bende diyordum fakat dili öğrendikten sonra şunu fark ettim: ben aslında anlamıyormuşum. Bazı kelimelerin anlamını bildiğimde cümle hakkında “heralde bunu demek istedi” diye tahminlerde bulunuyormuşum.

Anlıyorum ama konuşamıyorum diye düşünüyorsanız şöyle bir test yapabilirsiniz: 10–15 dakikalık sadece konuşmadan oluşan bir videoyu açın ve dinleyin. Bir noktadan sonra artık cümleleri yakalayamamaya başlıyacaksınız çünkü beyninizde yaptığınız işlem bir anlama değil bir tahminleme ve bir süre sonra artık tahminler cümlelere yetişememeye başlayacak.

Bu konudan neden bahsettim çünkü böyle demeniz gelişememeye neden oluyor. Ben aslında biliyorum ama sadece konuşamıyorum diyen biri İngilizce öğrenmesi pek mümkün değil çünkü speaking haricinde kendini ingilizce konusunda yeterli hisseder. Az sonra bahsedeceğim “dil bir bütündür” konusu ele alındığında diğer yeteneklerde kendini geliştirmediği müddetçe “ben istiyor ekmek almak kaç para bilmiyor” şekliden konuşmadan öteye geçemez.

Dil Bir Bütündür

Öncelikle İngilizce veya herhangi bir dilinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğinin farkında olun. Bütün demekten kastınız ne diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bütün demekten kastım; okuma, dinleme, konuşma ve yazma. Bunlardan biri eksik kaldığında diliniz bir noktada tıkalı kalıyor.

Kelime Bilgisi

Araba için benzin neyse dil içinde kelime o dur. Yani sizin kelime bilginiz ne kadar genişse İngilizcede o kadar zengin cümleler kurabilirsiniz. Bu noktada yapılan en büyük hatalardan biri; kelimeleri öğrenmekten çok ezberlemek. Ezberi yapılan kelimeler bir noktadan sonra unutulacağı için hep aynı noktada sayılayacaktır.

Burada benim uyguladığım taktik şu şekil: Memrise adında bir uygulama kullanıyorum. Burada kendi listemi oluşturdum ve herhangi bir metin okurken veya bir film/dizi izlerken bilmediğim bir kelime ile karşılaşınca direkt olarak bu listeye ekliyorum. Memrise uygulamasının güzel yanı sizi izleyen bir sistem var. Bu ne demek derseniz şöyle ki: Mesela bir kelimeyi yanlış bildiniz. O kelime önünüze 3–4 gün boyunca her gün çıkıyor. Sonra 1–2–3 hafta şeklinde seriler halinde devam ediyor. Bu sayede uygulama hata yaptığınız kelimeyi öğrenene kadar peşinizi bırakmıyor.

Ama memrise bu noktada yeterli olmuyor. Çünkü burada kelimeyi bir nevi ezberliyorsunuz. Memrise uygulamasına ek olarak bir şey daha yapmanız gerekiyor: O kelimeyi cümle içerisinde farklı formlarda görmelisiniz. Bunun için ChatGPT kullanın. Örnek olarak şu basit promptu kullanabilirsiniz:

Daha sonra ilgili kelimeyi verin ve o kurduğu cümleleri ayrıntısıyla inceleyin. Sonra DeepL çeviri uygulamasını açın ve ingilizce olarak şimdide o kelimeyi kullanarak siz 4–5 tane cümle kurmaya çalışın. Cümlede hata yaptığınızı düşünüyorsanız ChatGPT’e cümleyi verin ve hatalı bir kısım varsa düzeltmesini isteyin.

Bu iki part şeklinde uygulanan yöntemle çok kolay ve eğlenceli bir yoldan ingilizcedeki kelime dağarcınızı genişletebilirsiniz.

Okuyarak Tek Taşta Üç Kuş Yöntemi

Bana göre dili en çok geliştiren yöntem okumak. Özellike bir de sesli okuma yapıyorsanız aynı anda: dil bilgisi, kelime bilgisi ve telaffuz’u aynı anda çalıştırmış oluyorsunuz. Yani tek taşta üç kuş vuruyorsunuz.

Okuma yapmak için spesifik bir ortam yok aslında. Bir kitap seçip okuyabilirsiniz veya herhangi bir siteden okuma yapabilirsiniz. Fakat benim burada size önerim dijital ortamda okuma yapmanız.

Neden ditijal ortam diyorum?
Anlamadığınız kelimeyi veya cümleyi copy paste yaparak çok hızlı bir şekilde çözebiliyorsunuz. Diğer türlü kitaptaki cümle yazarak geçir falan çok zaman kaybına neden olabiliyor.

Peki ben spesifik olarak nerelerden okuma yaptım?
Reading için aslında bir alışkanlığım vardı. Engoo sitesine girer ve oraya yeni eklenmiş 3–4 tane haber her sabah bitirmeden güne başlamam. Bu sayede hem gündemi takip ediyorum hem de güne güzel bir reading yaparak başlamış oluyorum.

Bunun haricinde en çok, hatta Engoo sitesinden bile çok, okuma yaptığım yer burası yani Medium. Buraya girip günde 10–15 tane makale/blog yazısı okuyorum. Bunların büyük çoğunluğu hatta hepsinin dili İngilizce. Bu hem farklı konularda okuduğum için sıkmıyor hem de farklı yazma biçimlerine de aşina olmuş oluyorum.

Sadece Video İzleyerek İngilizce Öğren :)

Bebekler sadece duyarak dili öğrendiler o yüzden sadece dinleyerek film/dizileri ingilizce izleyerek dilinizi geliştirebilirsiniz desem büyük bir yalan söylemiş oluyurum. Bebek olduğumuz zamanla şu anki zaman arasında öğrenme biçimi olarak hiçbir yakınlığımız yok. Bir şeyi sadece izleyerek öğrenmemiz için günün 8–10 saatini sadece İngilizce izleyerek geçirmemiz ve bunu da yıllarca sürdürmemiz gerekir ki bu da bir noktaya kadar ingilizcemizi geliştirir.

İngilizce öğrenmek isteyenlerin zorlamadan öğreneyim diye bu taktiği uyguladığını biliyorum. Ama sonuçlar hep hüsranla bitiyor çünkü anlamadığınız videoları max 1–2 ay devam ettirebilirsiniz sonra dil ayarlarında “ya şunu bir de türkçe olarak izliyim ne olacak ki” deyip bu yöntemi bırakırsınız.

Yukarıda bahsettiğim yöntemleri uyguladıktan sonra bu yöntem iş görür. Dil bilgisi, kelime bilgisi, okuma ve ardında en eğlenceli kısım olan bu yöntem, yani “İZLEME” geliyor.

Sadece İngilizce dilde içerik tüketin. Bunun için izlediğiniz tüm film ve dizileri İngilizce olarka tüketmeye başlayın. YouTube kanalınıza girin ve Türkçe olan tüm kanalları takipten çıkın İngilizce içerik üreten kanallara abone olun (bu süreç acılı olacak dedim başta, 1 yıl Türk youtuberları izlemezseniz ölmezsiniz merak etmeyin :D). Olabildiğince fazla ingilizceye maruz kalmaya çalışıyoruz burada.

Alt Yazılı VS Alt Yazısız

İkiside İngilizcenizi geliştirecek yöntemler fakat ben çoğu zaman alt yazısız izliyorum ve faydasını daha çok gibi geliyor. Çünkü günlük hayatta biriyle konuştuğumuzda o alt yazılar kişinin yüzünde belirmeyecek, anlık dinleyip anlamak için alt yazısız bir şeyler izlemek daha mantıklı gibi. Bu tamamen benim kişisel deneyimim. İki yöntemde İngilizcenizi geliştirir.

Konuşmadan Konuşamazsınız…

Şimdi tüm yukarıda bahsettiklerimi yaptınız ve ana dilin ingilizce olan biriyle konuşmaya çalışıyorsunuz. Ve sonuç: kelimeler birbirine girmeye başladı, grammar dağa kaçtı, telaffuzlar uzaylı formuna dönüştü ve sonuç stresten tek bir cümle kurarken bile kan ter gözyaşı içinde kaldınız. Peki neden böyle oldu? Çünkü yukarıda öğrendiklerinizi hiçbir zaman saniyeler içerisinde aynı anda uygulamaya çalışmadınız.

Şimdi geldik asıl herkesin karın ağrısı olan bölüme: Speaking

Konuşma için ihtiyaç duyduğumuz her şeyi yukarıda söylediğim taktiklerle elde ettik şimdi bunun uygulamasına geçelim. Ben burada iki tane ingilizce konuşma platformu deneyimledim. Bunlar Cambly ve English Central.

Cambly uygulamasında yaklaşık 250 saatlik, English Central uygulamasında ise 50 saatlik konuşma deneyimim var. Bu platformlar ciddi anlamda ingilizcenizi üst seviyeye çıkarabilir. Fakat bunu yaparkan birkaç şeye dikkat etmeniz gerekiyor.

Her ders ortalama 30 dakika sürüyor. Bir konu seçip girebilirsiniz veya open talk şeklinde spontane konuşabilirsiniz. Bu noktada konuşma esnasında translate’i bence hiç kullanmayın. Aklınıza gelmeyen bir kelime mi var; eş anlamlılarını düşünün veya cümleyi başka bir formda kurmaya çalışın. Bu anlık ingilizce düşünme becerinizi cidden geliştirecektir.

Bir diğer uygulamanız gereken taktik; ders videolarınızı tekrar izleyin. Bu uygulamalar dersten 30–40dk sonra size ders videosunu verirler, o videoları kesinlikle izleyin. Aklınıza gelmeyen kelimeleri bulun, grammar hatalarını düzeltin ve bence ders esnasında kurduğunuz cümleleri daha iyi nasıl kurabilirim, bağlaçlar kurarak kurduğum cümleleri nasıl daha uzun kurabilirim üzerine alıştırmalar yapın.

Bedava Yolu Yok mu?
Var, kamerayı açın ve konuşmaya başlayın. Bir konu hakkında 10–15dk konuştuktan sonra kaydı durdurun ve kendinizi tekrar izleyin. Yukarıda söylediğim tüm düzeltmeleri burada da uygulayabilirsiniz.

Cambly vs English Central
Cambly daha güzel, English Central daha ucuz. Paranız çok sıkıntı yok derseniz Cambly’i kullanabilirsiniz. Ama hesaplı olsun hem de daha çok konuşayım diyorsanız English Central’i tercih edebilirsiniz.

Sonuç

İngilizce öğrenme sürecinde uyguladığım ve verim aldığım tüm taktikleri ve yöntemleri yazdım. Dil uzun bir öğrenme sürecidir ve arada ‘dilim gelişmiyor, pes edeceğim artık’ diye düşünmeniz çok normal. Bu noktada bırakmayıp devam ettiğinizde, bir gün cidden geldiğiniz seviyeye inanamacaksınız.

Umarım sizin için faydalı bir yazı olmuştur. Beğendiyseniz alkışlamayı, yorum yapmayı ve beni daha çok görmek istiyorsanız (:D) Twitter’dan takip etmeyi unutmayın. Şimdiden iyi çalışmalar…

--

--

Furkan Gulsen
Furkan Gulsen

Written by Furkan Gulsen

🧑‍💻 As a software engineer, I write about software, artificial intelligence, productivity, and everything I know

Responses (4)